Giriş
(7)

Kediyle denizaşırı yolculuk nasıl olacak?

queen of the damned
Selamlar,Kedimi Abd'den Avrupa'ya getireceğim, ancak denizaşırı yolculukta evcil hayvanları kabine almıyorlar, kargo bölümüne koyuyorlar. 8 saat orada kalması çok stres yapar mı, sağlık açısından sorun teşkil eder mi? Daha önce kediyle uçak yolculuğu, özellikle de denizaşırı yolculuk yapmış olan var
Selamlar,
Kedimi Abd'den Avrupa'ya getireceğim, ancak denizaşırı yolculukta evcil hayvanları kabine almıyorlar, kargo bölümüne koyuyorlar. 8 saat orada kalması çok stres yapar mı, sağlık açısından sorun teşkil eder mi? Daha önce kediyle uçak yolculuğu, özellikle de denizaşırı yolculuk yapmış olan varsa tavsiye bekliyorum. Benim oğlan karanlıkta kalırsa kıvrılıp uyuyor ama uçakta korkar mı, stresten hastalanır mı diye kafayı yedim.
0
queen of the damned
(09.01.14)
bence stresten falan ziyade sıcaklık sorun olabilir. bildiğim kadarıyla denizaşırı yolculukta kargo bölümünün sıcaklığı hayli düşük olur. ancak uçağa canlı hayvan bineceği bildirilirse pilot tarafından kargo bölümü nispeten ısıtılabiliyor sanırım.

havacı arkadaşlar daha iyi bilir benden ama.
0
nesilsiz
(09.01.14)
Valla durum kediden kediye değişir. Kimisi stres yapmaz, kimisi ise aşırı tedirgin olur böyle bir durumda. 8 saat de epeyce fazla. Yani benimki veterinere götürürken bile arabanın içinde 15 dk.lık yolda kafayı yiyor, böyle bir yolculukta allah korusun ölür herhalde...

Ama belki sizin kediniz daha sakindir, bilemeyeceğim. Kedinizi en iyi siz tanırsınız. Veterinerinize danışın, yaşadığınız ülke hayvanlara bakış açısı itibariyle Türkiye'den çok çok daha güvenilir bir yer. Eminim veterineriniz elinden gelecek bir şey varsa yapacaktır, en azından size tavsiyeleri olacaktır.

Eğer ki risk varsa, bu yolculuğa çok mecbur değilseniz, ben olsam kediciğe bunu yaşatmamayı tercih ederdim. Ama tabii durumunuzun ayrıntılarını bilemiyorum.
0
marcelle
(09.01.14)
Uçakta canlı hayvan olacaksa onu uçuş bilgilerine yazıyorlarmış. Sıcaklık ayarlamasını bilmyorum havayoluna soracağım.
Benim kedi kafesinde arabayla seyahate alışkın, veterinere de, 1 saatlik yolculuğa da gider sesi çıkmaz, sakin sakin gidiyor arabada ama yanında hep ben vardım. Tek başına karanlık kargo bölümünde ne olur nasıl olur bilmiyorum. Kedileri yolcu kabinine kafesle alan havayolu aradım ama bulamadım. Hangisine sordumsa hep kargo diyorlar.

Ben temelli taşındım, kedimi de temelli olarak getirmeyi planlıyorum. Zaten ben taşındıktan sonra arkamdan aylarca ağlamış garibim. Temelli taşınma durumu olmasa böyle bir yolculuğu hiç göze almazdım.
0
🌸queen of the damned
(09.01.14)
Anlıyorum, zor bir durum...

Mali durumunuzu veya vaktiniz olup olmadığını bilmiyorum ama illa ki gemi yolculuğu da vardır. Şöyle birkaç gün izin alıp, kedinizle kendi kamaranızda rahat rahat gidebilirsiniz. Ama dediğim gibi, fiyatı tuzlu olabilir, hiç bilmiyorum. Bir soruşturun isterseniz... Bu durumda kedinizin sorun çıkaracağını sanmıyorum.
0
marcelle
(09.01.14)
kediye sakinleştirici verip uyutuyorlar, inince de hayvan kendine geliyor, en temizi o
kargo bölümü tabiki hayvan varsa ona göre ısısı ayarlanıyor, merak etmeyin hayvanı öldürmezler.
0
cruseo
(09.01.14)
rahat olun, birçok insan hayvanları için bu hizmeti kullanıyor.
onu terketmeniz durumunda yaşayacağı stres ve üzüntünün yanında 8 saatlik stres/korku hiç önemli değil.
0
azizakin
(09.01.14)
Lufthansa kabine almaya izin veriyor.
0
fortisvita
(09.01.14)
(14)

onların şehirleri kasabaları niye bu kadar güzel de

yue
bizimki değil? onlar derken işte renkler programında Ayhan abi geziyor ya böyle İtalya'nın veya Fransa'nın az nüfuslu kasaba köylerini. 100 bin nüfuslu bir yere gitmişti geçen her yer yeşillik bağ bahçe, evler çok güzel apartman kirliliği yok bizimki gibi. hadi yeşilliği falan geçtim böyle biraz dah
bizimki değil? onlar derken işte renkler programında Ayhan abi geziyor ya böyle İtalya'nın veya Fransa'nın az nüfuslu kasaba köylerini. 100 bin nüfuslu bir yere gitmişti geçen her yer yeşillik bağ bahçe, evler çok güzel apartman kirliliği yok bizimki gibi. hadi yeşilliği falan geçtim böyle biraz daha büyük yerlerde bile hiç apartman yapma gereksinimi duymamış insanlar her yer değişik mimarili eski taş evlerle dolu girişi kemerli vb en yüksek üç katlı bina sanırım.

para mı diye bakıyorum para değil çünkü bölgenin zengin birisinin çiftliğinde kalmıştı dikkat ettim, ben o kadar zengin olsam havuzlu villayı dikmiştim şıkır şıkır, adam eski bir taş evde oturuyor. ama evi mimari olarak o kadar güzel ki dışarıdan bakılınca sanki o kasabada yetişen bir şey gibi duruyor çok uyumlu yani orasının doğasına. bir de bizim kentlerimize kasabalarımıza bakıyorum her yerde aynı model apartman. zevksiz miyiz biz neyiz niye böyleyiz?
0
yue
(09.01.14)
ayni seyi ben de defalarca dusundum.

cunku biz millet olarak cevremize sahip cikmiyoruz. estetikten yoksun bir imar anlayisimiz var bu bir.

iki gun once elemanin biri arabasiyla giderken ictigi ayranin bardagini, ictigi sigarasnin jelatinini camini acip atti gozumun onunde. simdi bu adamlari uyarmak gerek de hangibirii uyaracaksin. benim cevremde de var hem de cok yakinlarim. maalesef defalarca uyarmama ragmen aliskanliklarii degistiremedigim bir iki kisi var.ama bir cok kisiye de elndeki copu atmamasini ogrettim.

bunlar degismedikce o avrupann sokaklarindaki ahnek gibi bir hava yakalayamiz. elbet adamlarin da pislik yerleri vardir ama biz resmen bokun icindeyiz. degismez bu
0
exlibris
(09.01.14)
zevksiziz, kafa yapımız farklı ve daha da kötüsü, millet olarak hedeflerimiz genelde gövde gösterisinden ibaret. görgüsüzüz bir de. şimdi buna karşı çıkacaklar olacaktır ama sonradan zengin olan, eline 3-5 kuruş para geçince ne yapacağını şaşıran insanları düşünmeli herkes bir anlık da olsa. mesela adama bir yalı yetmiyor, ikincisini alıp araya tüp geçit yaptırıyor. böyle böyle o kadar çok örnek var ki, ölçek çok büyük olmasa da herkes kendi gücü yettiğince yapıyor kendi görgüsüzlüğünü bizde.
0
letheavendangered
(09.01.14)
bence zevk meselesi abi,biz böyle kaygıları olmayan bir milletiz,yemek yerken bile yemeğin tadına varmak yerine habur hubur bir an önce bitsin ayağına yiyen bir milletiz.
0
yol
(09.01.14)
Çünkü bizim için gösteriş > estetik.
0
arnold schwarzeneger
(09.01.14)
Hakikaten oyle. İsin tuhafi avrupalilar turklerin avrupada cok begendigi binalari falan gayet siradan mimari eserler olarak goruyo genelde. İstanbulda beyoglu ve nisantasi cevresindeki cogu ermeni ustalar tarafindan yapilmis harika binalar, Bagdat caddesi civarindaki eski koskler, bogaz semtlerindeki ve fatih, sultanahmet bolgesindeki bazi eski yapilar ve adalardaki evler haric malesef estetikten eser yok istanbul'da. Hele su fransiz tipi camli hepsi birbirine benzeyen uzay mekigi gibi yeni binalara hepten uyuzum.
0
nathanieltroy
(09.01.14)
bir de şunu unutmamak gerekiyor.

avrupa, son bir kaç yüzyılı yükseliş içerisinde geçirdi. bu nedenle uzun süre dayanabilecek estetik açıdan çok etkileyici binalar yapabildi.

osmanlı imparatorluğunda ise bu mecburen tersine işledi, yapılan evler, yoksulluk nedeni ile uzun süre dayanabilecek tarzdan olmasından ziyade günü kurtaracak, "başımızı sokacak ev" şeklindeydi. kaliteli malzeme genelde istanbul'u beslemek için kullanıldı bütün lojistik ağı buna göre hazırlandı. bunun yanı sıra bazı şehirler bildiğin 0dan yaratıldı, önemli limanlar kaybedildikten sonra geçmişte 2. planda kalan bir çok liman bir anda kıymetlendi ve çok hızlı, düzensiz büyüdü. bir ingilltere ile karşılaştırmak gerekirse, southampton bir kaç yüz sene ne ise bugün de o. ama ya antalya? izmir? bunlarin ülke için önemleri 200 sene önceye nazaran neredeyse %300-400 artmış durumda.

bu ve benzeri nedenlerden dolayi, kullanılan malzeme nedeni ile en fazla 50-60 yıl dayanabilecek durumdaydı. böylece bir estetik kültürü yerleşemedi.
0
kuja
(09.01.14)
hele strasbourg...
0
cemiyetin unlu simasi
(09.01.14)
@kuja

çok haklısın, bir de bizim süregelen Müslümanlığımızın da payı var galiba. tam olarak bilmiyorum ama dünya hayatına çok bağlanmamak için böyle evle falan uğraşmamak gerekir diye hadis var sanırım. gerçi bizdeki evler tam tersi gösterişli estetikten uzak. belki de İslami olarak değerlerimizi korusaydık daha sade hoş evlerimiz olurdu bilemiyorum.
0
🌸yue
(09.01.14)
(bkz: aydınlanma çağı)
(bkz: rönesans)

sebep bu. bizde bu olmadı.
0
compadrito
(09.01.14)
1. nüfus: adamlar bizdeki gibi en az üç çocuk yapmıyor. konut ihtiyacı artışı bizdeki gibi değil.

1'. iç göç: bütün şehirleri nispeten aynı oranda geliştiği için iç göz, haliyle belli şehirlerde durdurulamayan nüfus artışı yok.

2. şehircilik: biz bu konuda 200 yıl gerideyiz. adamlar planlayıp kurmuşlar şehirleri. bizde varsa yoksa toki.

3. tarihi yapıları koruma: bizimkiler punduna getirip tarihi binaları kaşla göz arasında yakıp yıkarken, onlarda tarihi binalar inanılmaz bir şekilde korunuyor. sırf parisin ikinci dünya savaşında şehir zarar görmesin diye almanlara teslim olduğunu hatırla.

4. hukukun üstünlüğü: adamlar kuralları belirllemişler ve takibini yapıyorlar. bizdeki gibi belediye başkanına villa yapalım bizim inşaata izin versin gibi bir durum söz konusu değil.

5. mimara saygı: müteahhit kafasıyla yapı yapılmaz.
0
goldentitan
(09.01.14)
bu sokaktan gecerken hep dusunurum keske istanbulun tu semtleri sogukcesme sokagi gibi olsaydi.

www.google.com.tr
0
exlibris
(09.01.14)
türkler aslen göçebe kavim olduğu için şehir kültürü yoktur. anadolu coğrafyasına 1000 senedir yerleşmişiz ama ortaya adam gibi bir mimari koyamamışız. camiler külliyeler falan var ama kişisel mesken olarak mimari anlayışı sıfır. mimari estetiği kamu binaları düzeyinde kalmış. kişisel bazda 'başını sokacak ev' eşiği aşılamadığı için de her yer yarrak gibi çirkin beton binalarla dolu. parayı bulan, avrupalı gibi estetik harikası müstakil ev yapacağına gidip iğrenç bir beton yığınına upgrade ediyor. avrupalı gibi binlerce yıllık yerleşik şehir kültürü olmayan, rönesans görmeyen, estetik anlayışı gelişmemiş bir toplumdan daha başka birşey beklenemez maalesef.
0
queen of the damned
(09.01.14)
@queen of the damned: gocebe kulturu 16. yuzyil itibari ile yavas yavas terk edildi yalniz, 17. yuzyil'da ise neredeyse tamamen arinilmisti, en azindan etkisel olarak. istanbul'da yerlesmis mimarinin cok guzel ornekleri var, sadece adalar ve sogukcesmeden de bahsetmiyorum. murat belge'nin "istanbul gezi rehberi" isimli kitabi ile, veya "strolling through Istanbul" kitabi ile gezmeyi tavsiye ederim.

fakat ben "basini sokacak ev" mantalitesini yukarida belirttigim gibi tamamen yoksulluga bagliyorum. ayni sekilde istanbul'un inanilmaz buyumesi de, osmanli doneminde kaybedilen topraklar ve bunun sonucu kaybedilen anahtar sehirlerin yerini alan yeni sehirler olarak goruyorum. butun dunyada endustriyel buyume sonucu buyuk sehirlere bir goc gerceklesti, fakat bu ulkelerin toprak buyuklugu ve butunlugu uzun sure muhafaza edilmis oldugundan hali hazirda yuzyillardir gelismis olan, mimari kulturu oturmus olan sehirlere goc, olmasi gerektigi gibi gerceklesti.

ama turkiye, hem yoksulluk, hem de toprak kaybi gibi nedenlerden dolayi boyle bir gelisme yasayamadi.

rönesansa gelince ise, rönesansın gerçekleşme şartlarını zamanın osmanlısına uygulamak pek mümkün değil. kaçan bir tren göstermek gerekir ise, ben sanayi devrimini gösteririm (buna yol acan etkenlerden biri olarak ronesansi gosterirseniz, haklisiniz orada). bununla zenginleşen ve üreten bir avrupa ve karşısında üretemeyen, fakir bir turkiye.

eğer karakteristik mimariyi günümüze taşıyamadıysak sebebi ulus devletlerin yükselişi (hiç bir avantajından yararlanamama durumumuz), hızlı toprak kaybı, gelismis hub'lari birer birer kaybetmemiz, ve tabii özellikle anadoluda yaşanan çok ciddi fakirlik...yani en klise tabiri ile geri kalmislik. fakirlik demek kulturu dagitamamak demen, materyali dagitamamak demek, hele bir de toprak buyuklugu dusunuldugunde, lojistik teknolojisini kacan devrimler nedeni ile kendi kuramama durumu dusunuldugunde durum daha da ortaya cikiyor.

unutmamak gerekir ki her ne kadar baklava gibi kesilmiş düzenli bir şehir yapımız oluşmamışsa da, osmanli'nin koy/kasaba yapısı da kendince karakteristiktir ve kabul gören bir yapıdır. günümüz karadenizli müteahit mantalitesi ile yargılanamaz.
0
kuja
(09.01.14)
rönesans gibi muhteşem bir düşünce akımı geçirmiş topraklarla arap etkisinden hiç kurtulamamış toprakların karşılaştırması bu :) biz arap mimarisine de benzeyemedik batıya da. göt gibi sanatta da diğer alanlarda olduğu gibi kaosun içindeyiz. her şeyden biraz var ama hiçbir şey tam değil.
0
godsparticle
(09.01.14)
(3)

ev yapımı roll on un şu içeriği sakıncalı mıdır?

AWD
Ne idüğü belirsiz onca şey içeren roll on lar gözenekleri tıkıyo, koltuk altına yakın çok önemli lenflere sızıyo, zararlı filan diye söylentiler vardı.Ben de denemek için bir tane yaptım.-Normalde himalaya tuzu ve şap tuzu kullanılıyor ben direkt salamura için olan iri tuz koydum yani bildiğin deniz
Ne idüğü belirsiz onca şey içeren roll on lar gözenekleri tıkıyo, koltuk altına yakın çok önemli lenflere sızıyo, zararlı filan diye söylentiler vardı.Ben de denemek için bir tane yaptım.

-Normalde himalaya tuzu ve şap tuzu kullanılıyor ben direkt salamura için olan iri tuz koydum yani bildiğin deniz tuzu, sodyum klorür.
-Su
-Lavanta yağı.

Doygun bi tuz çözeltisi elde ediyoruz.içine kafamıza göre biraz lavanta yağı koyuyoruz.Sonuçta işlem görmemiş kristal tuz lan,yemiyoz ya, sürüyoz, ne zararı olacak ki diyor insan.

Kuruyunca koltuk altımı kontrol ettim, miniminnacık da olsa tuz kalıntısı filan yok hiç.

Bu tuz nereye gidiyor?koltuk altımızdaki gözeneklerden filan sızıp vücudumuza nüfuz etmesin?Evet ben de oha çok saçma imkansız diyorum da, lavanta yağının içinde linalool ve eucalyptol var diyo ne haltsa.Olur ya, bunlarla reaksiyona girer filan bi şekilde vücuda girer.Bir de aşırı tuzdan tansiyonumuz yükselmesin.
0
AWD
(09.01.14)
Cilde nüfuz eden bir maddeyi kafaniza gore uretip surmek pek mantikli gelmedi bana.
0
bilan
(09.01.14)
lavanta yağını fazla koyduysan alerji yapabilir, yanma yapabilir. coumarin de var lavanta yağında alerjen olarak.
0
patricia kitten
(09.01.14)
bildiğin karbonatı al, bir çay kaşığı karbonata ıslatacak kadar su damlatıp kullan. en basit ve etkili deodorant budur.
0
queen of the damned
(09.01.14)
(9)

kedilerde alerjiye sebep olan neyse engellemek için bir aşı var mı

lllllllllllllllllll
ya da bir tedavi. sonucunda, kedi alerjisi olan biri bizim kediden rahatsız olmasın..
ya da bir tedavi. sonucunda, kedi alerjisi olan biri bizim kediden rahatsız olmasın..
0
lllllllllllllllllll
(08.01.14)
kediyi doğal olarak vücudunda bulunan, hassasiyeti olmayan insanlar için zararsız olan (hastalık yapıcı değil) bir şeyden mahrum bırakacak olmanız bir yana, bir de hayvanı kimyasala boğacaksınız böyle bir şey yaparsanız.
aşılar mükemmel şeyler değiller, hayvana sürekli aşı yaptırıyorum holley ne sağlıklı falan değil olay.

ayrıca yok öyle bir şey, alerjisi olan insan antihistaminink bir ilaç kullanabilir.
0
mutevazi
(08.01.14)
no. saadece göz yaşarmasını falan rahatlatacak bir damla var onadron'du adı galiba
0
bradshaw
(08.01.14)
bana kalırsa birinin kediye alerjisi varsa kedinin değil de o kişinin tedavi olması gerekiyor.
0
peh peh peh peh peh peh peeeh
(08.01.14)
kedi alerjisi denen şey, evdeki kediyi sokağa atmak veya vermek için uydurulmuş bi şey.
haa tabi ki binde bir vardır bu dediğin şeyden birinde elbet. ben hiç rastlamadım ama.
0
innerbliss
(08.01.14)
önce kediyi yavaşça kenara bırakın.
alerjisi oldugunu düşünen kişi prick test denilen testi yaptırabilir.
orada çıkıyor kedi köpek alerjisi.
benim çıkmıştı zira çocukluğumdan beri kedi köpek beslediğim için vücut bir sekilde yeter ulan diyor sanırım.
o test sonucuna göre kişi aşı tedavisi olabiliyor.
herkeste işe yaramıyor bu tabii.
bende yaramadı ama evde kediyle kıç kıça yatıyoruz,arada şişip kabarıyorum,ilaç alıyorum geçiyor.
0
demoniclewinsky
(08.01.14)
valla alerji annemde var ama kadın gık demeyip katlanıyor sıpaya.
0
physcos physcos
(09.01.14)
alerji olayına ben de inanmıyorum.

astımlı arkadaşım 3 kediyle yaşıyor, hiçbir şey olmadığı gibi astımı daha iyi aslında.
çünkü insana iyi geliyorlar.
o kadar nanemolla olmamak lazım.

edit: inanmıyorum derken, kediyle bir arada yaşamayı dünyanın en imkansız şeyi haline getirdiğine inanmıyorum.
ayrıca "gerçekten" alerjisi olanların sayısı çok az.
söylendiği kadar çok değil yani.
0
blatta hiberna
(09.01.14)
allerpets-c diye bir ürün var amazon'dan bulabilirsin. onu haftada 1 kez falan kedinin tüylerine sürüp havluyla kurularsan alerjenleri azaltıyor. kedilere bir zararı yok, tüylerini daha az yalıyor, alerjen maddeler kedinin tüyünde değil dökülen deri hücreleri ve tükürüğünde olur. bu ürün o alerjenleri etkisiz hale getiriyor. ayrıca kedi alerjisi, köpek alerjisi, kuş alerjisi var, astım hastalarının hepsinde bu çeşit hayvan alerjisi olmayabilir, polen ya da toz alerjisi olup kedi alerjisi olmayan bir astım hastası kedi sahibi olabilir. uydurulmuş falan değil testle falan gayet somut şekilde teşhis edilebiliyor bu kedi alerjisi. bende de var, 1 yıl aşı oldum, aşılar iyi geldiği için allerpets-c'yi artık kullanmıyorum. ama aşı tedavisinden önce 6 ay kadar kullandım ve çok yararını gördüm.
0
queen of the damned
(09.01.14)
buradaki hayvansever yazarlar ne çok biliyor yaw :)

arkadaşlar kedi, köpek, toz, kıl, tüy allerjisi sandığınızdan çok daha fazla olan birşey. benim hem kardeşimde hemde bende allerji var ve kediyi kucağımıza aldığımız andan itibarek 15 dk geçtikten sonra hemen allerji baş gösteriyor. bende daha hafif ve katlanılır olsada kardeşimin direk astıma geçiyor ve öksürürk krizleriyle beraber nefes almakta güçlüğe kadar gidiyor. bir sürü vaka var böyle dünyada. o yüzden sikko sikko yalan söylüyorlar, sokağa atmak için uyduruyorlar laflarını söylemeyin götümüzle gülüyoruz size.
0
GibsonRules
(09.01.14)
buraya yazılanların hakları Sir Anthony Hopkins'e aittir.
yazan eden compumaster, ilgilenen eden fader
modere edenler basond, compumaster, fraise, kibritsuyu, rakicandir
bu sitede yazılanların hiçbiri doğru değildir. site içeriği küçükler için sakıncalı olabilir. yazılardan yazarları sorumludur. kaynak göstermeden alıntılanamaz. devlet tarafından atanmış bir kurumun internet üzerinde kimin hangi bilgiye ulaşıp ulaşamayacağına karar vermesi insan haklarına aykırıdır. web siteleri kullanıcıların istekleri doğrultusunda bağlandıkları yerlerdir. kullanıcılar isterlerse bir web sitesine bağlanmayabilirler. bu güçleri ve imkanları mevcuttur. bir kullanıcı bir siteye bağlanmak istiyorsa bu onun tercihi ve hakkıdır. bağlanmak istemiyorsa bu yine onun tercihi ve hakkıdır. halkın kendisine hizmet etmesi için görevlendirdiği kurumlar hadlerini aşıp halka neye ulaşıp ulaşmayacağını bilmeyen cahil cühela muamelesi edemezler. ebeveynlerin çocuklarını sakıncalı içeriklerden koruması için çok sayıda bedava ve ücretli yazılım mevcuttur. bu yazılımlar bir web tarayıcısını kullanmaktan daha karmaşık teknik bilgi gerektirmemektedir. devletin milletini küçük düşürmesi ve ebleh yerine koyması yasaktır.